23 Mart 2013 Cumartesi

ASPIRIN HAKKINDAKİ HERŞEY



                 ASPIRIN TARİHÇESİ


            Aspirin nedir ? Günümüzde aspirin ağrı kesici ateş düşürücü bir ilaç olarak biliniyor fakat vücudumuz da bir çok etkisi olduğu araştırmalar sonucunda bulunmuştur. Bu yüzden     Aspirin, keşfedildiği günden bu yana tıp dünyasında şaşkınlık yaratıyor. Her geçen gün yeni bir hastalığa iyi geldiği belirlenen 116 yıllık Aspirin’in gerçek öyküsü daha eski: Aspirin, tam 3 bin 500 yıl önceye kadar gidiyor. Mezopotamya’da milattan önce 6000 yıllarında yaşayan kültürlerin hangi bitkiden yiyecek, hangi bitkiden ilaç elde edebilirim düşüncesiyle başlattığı hareket Sümerler ve Eski Mısırlılar döneminde söğüt ağacı kabuğunun kaynatılarak veya toz haline getirilerek ağrı kesici bir ilaç gibi kullanılmasına vesile olmuştur Söğüt ağacında hastalıklara iyi gelen madde ise Salisilik tir. Salisilik bir bitki türü olan söğüt ağacında, keklik üzümü yağında, keçi sakalı bitkisinin çiçeklerinde tabii halde bulunur. Ancak bu bitki türlerinden en çok ulaşılabilir olan söğüt ağacı dır. Neden en çok bulunan söğüt ağacı diye sorulacak olursa.

     Söğüt 300 kadar alt türü olan, kışın yaprak döken ve düz çayırlık alanlardan ırmak kıyılarına, kumluk alanlara, taşlık dağ eteklerine kadar hemen her yerde görülebilen bir ağaçtır. Oldukça hızlı büyür ve ihmale son derece dayanıklıdır. Belki de bu nedenle tarih boyunca hemen her devirde, değişik coğrafyalarda varlığını sürdürmüş sögüt  ağacının tıp tarihinde kök salması antik çağlara dayanmaktadır. (Avusturalya topraklarında  gözükmüyor nedeni hayla bilinmemektedir.)




        Tıp tarihçileri 10 Ağustos 1897 yılını Aspirin’in doğum yılı olarak gösteriyor ancak, insanlık tarihinin en iyi bilinen ilacının coşkulu öyküsü dediğim gibi 3 bin 500 yıl önce başladı. Yazılı kayıtlara göre M.Ö. 2’nci yüzyılda romatizma ve sırt ağrısı için kurutulmuş söğüt ağacının türü olan mersin ağacı yapraklarından enfüzyon yapılması tavsiye ediliyordu. Bin yıl sonra tıbbın babası olan Hipokrat ateş ve ağrı için reçetesine söğüt ağacı kabuğundan ekstre edilen suyu yazdı. Bu, suda bulunan ve ağrıyı hafifleten madde tabi ki yine  salisilik  tir. Orta çağda doktorlar Hipokrat’ın bu tedavisini unuttu ancak halk söğüdü seviyordu. Bitkilere meraklı kadınlar, söğütlerin kabuklarını toplar, kaynatır, ağrı ve ateşten şikayeti olanlara verirlerdi .Bu dönemden sonra söğüt ağacının etkisi unutuldu fakat Suskun dönem, 1763’e kadar sürdü. Bu tarihten sonra söğütten elde edilen salisilik etkin maddeli ilaçlar yazılmaya başladı. Ancak tadı acı, yan etkileri ağırdı. Ağrılara iyi geliyor ancak kokusu ve yan etkileri daha da hasta ediyordu.

 1828 yılında Münih’de profesör Johann Andreas Buchner akça söğüt kabuğu ekstrelerinden salisin maddesini saflastırarak elde etmeyi basarmıstır.  Bir yıl sonra Fransa’dan Leroux salisin’i kristal formunda gelistirmis, ardından bir İtalyan kimyageri olan Raffaele Piria (1814-1865) salisinden aktif madde olan salisilik asiti elde etmistir. 1853’de Strazburg’dan Charles Frederic Gerhardt ilk kez asetil salisilik asiti pürifiye etmeyi basarmıs sentetik olarak elde etmiş ve Herman Kolbe (1818-1884) ise bu molekülü içeren stabil preparatı 6 yıl sonra yapmıstır. Salisilik asit 1874 yılında Frederic von Heyden tarafından piyasaya çıkarılmıstır. İki yıl sonra Berlin’de Charité Hastanesi’nde akut eklem romatizmasında Sodyum salisilik asit ekstresi kullanılmıs ve basarılı bulunmustur. Bu dertten mustarip biri de Bayer’de çalışan bilim adamı Dr. Felix Hoffmann’in babasıydı.  Hofmannin babasıda Romatoid artrit  yani (eklemlerin iç yüzlerini etkileyen iltihabi bir hastalık) yüzünden salisilik asitli ilaçlar kullanan baba Hoffmann hastalığı yüzünden yatalak olmuştu. Baba hoffmann sodyum salisilat nedeniyle hem kokusudan hemde ciddi mideye verdiği ağrı yüzünden sıkıntı çekmektedir. Bu duruma çok üzülen Dr. Felix Hoffmann, Almanya’nın Elberfeld  labaratuvarında tıp tarihinin en büyük buluşunu, babasının acılarını dindirmek için yaptı salisilatın mide yan etkisini yok etmek amacıyla ilk olarak  propionil, butiril, valeril ve benzoil salisilik asit gibi çeşitli formülasyonları denemiş, ve  en sonunda mideye yan etkisi en düşük olan asetilsalisilik asiti 10 Ağustos 1897   (ASA) keşfetmiştir.  1899 da yılında aspirin adının verilmiştir.  Bayer, iki yıl sonra 20’nci yüzyılın evrensel iksiri olarak adlandırıp Aspirin’i üretmeye başladı. Aspirin yoksulların satın alacağı kadar ucuz ve kolay bulunan bir ilaç oldu. İnsanları grip salgınlarından korudu. Ogünden sonra bir çok reklam yayınları ağrı kesici deyince ilk olarak aspırını akla getiriyordu.

                                                           Dr.Felix Hoffman kimdir?


Bir sanayici oğlu olan Felix Hoffmann 1868' yılında Almanyanın bir şehri olan Ludwigsburg da doğmuştur. Üniversite hayatına başlarken eğitimini eczacılık üzerine yapmayı hedefliyordu. Eczacılık alanında büyük çalışmalar yaparken kendini kimya alanında geliştirmeye karar vermiş ve bu konuda çalışmalarına başlamıştır.  Hoffman, Münih Üniversitesi Farmakoloji Bölümü'nden son derece yüksek derecelerle mezun olmuştur. Ve bayer firmasında işe başladığında babasının acılarını dindirmek için bulduğu aspirinle tarih sayfalarına aspirini ve eroini bulan bir kimyacı olarak geçmiştir ve  8 şubat 1946'da hayata gözlerini yummuştur.

Aspirinin keşfinden sonra boş durmayan Dr. Felix Holfmann aynı laboratuvarda tarihler 21 Ağustos 1987 gününü gösterirken aynı kararlılıkla daha güçlü bir ağrı kesici için çalışmalarını sürdürürken saf morfini asit anhidritle işliyor. Hedefte tüberküloz ve kanser gibi ciddi hastalıklarda şiddetli ağrıları dindirmek ve az da olsa tedavi edici etki bırakmak için bulduğu toz diasetilmorfin yani bizim bildiğimiz ismiyle eroin’dir. 
Çok iyi amaçlar için üretilen eroin eczanelerde din dil ırk gözetmeksizin satılıyor insanlar eroinle şifa arıyorlardı Rivayete göre eroin yani şeytanın tozu dedikleri madde ismini  deneme amacıyla koluna enjekte eden bayer mühendisinin bir müddet sonra kendini nasıl hissediyorsun sorusuna yaşadıklarını anlatmak için söylediği şu manidar sözden  gelmektedir. . ("I feel like a hero" ) yani  ''Kendimi bir kahraman gibi hissediyorum!"   Heroin de ismini bu sözden almıştır. Çok güçllü bir ağrı kesici olan Heroin 1. Dünya savaşı sırasında alman askerlerinin savaş sırasında yaralılarını iyileştirmek için kullanılıyorr Çok geçmeden eroinin bağımlılık yaratan bir madde olduğu anlaşılıyor fakat piyasaya dağılan eroin insanların bağımlı olarak büyük bir insan kitlesinin etkilenmesine ve bir kısmınında bağımlıktan ölümüne neden olmaktadır. Tekrardan aspirinin bulunuşuna dönecek olursak Harika ilaç, aspirin aslında  1971’e kadar bir sır olarak kaldı. Aspirin’i herkes biliyor ama kimse anlamıyordu; vücuda etkisi tam olarak hiç kimse bilinmiyordu. Aspirin’in ağrıyı nasıl etkilediğini Prof. John R. Vane buldu Bu buluşu Prof. Vanenin  Nobel tıp ödülünü almasına neden oldu. 



                     

   ASPIRININ SENTEZİ VE KISA BİLGİLER 

Aspirinin kimyasal adı asetilsalisilik asittir. Aspirin, salisilik asitin fenolik hidroksil grubunun
asetillenmesiyle hazırlanır. Aspirin muhtemelen dünyada en yaygın kullanılan ilaçtır.
Aspirin sentezleme reaksiyonu,

Aspirin, bazı özelliklere sahip olmasından dolayı en çok tavsiye edilen ilaçtır. Analjeziktir (ağrı kesici), baş ağrısı gidermede etkilidir. Bazı eklem iltihabı ve küçük sakatlıklarla ilgili şişmeleri gidermeyi sağlayan bir anti-iltihap aracıdır. Aspirin aynı zamanda antipiretik bir bileşiktir, yani ateş düşürücüdür






Aspirin prostaglandis adında bir sınıf hormonun sentezlenmesini inhibe eder. Bu hormonlar kan dolaşımında normalden daha yüksek seviyede bulunursa ağrı, ateş ve iltihaba neden olur. Aspirin daha çok tablet halinde alınır. Toz halinde aspirin ve mısır nişastasının sıkıştırılmasıyla hazırlanan tabletler 325 mg aspirin içerir.
       Aspirin yutulduktan sonra, kendisini oluşturan iki karboksilik asiti(salisilik asit ve asetik asit) üretmek üzere hidrolize uğrar. Aspirinin aktif maddesi olan salisilik asit, ağrı kesici etkiye sahiptir. Salisilik asit, mide duvarının az miktarda kanamasına neden olan tahriş edişi özelliktedir. Düzenli dozlarda aspirin alan kişilerde sık sık mide çeperi iltihabı ve mide kanamaları görülür.Bunu hafifletmek için aspirin, ya çok ya da midede çabucak emilebilecek, çözünen tabletler ve toz halinde verilir.
      Bir aspirin tabletin kırılması (küçük dozlarda alınması), mide çeperinin bir bölümünde ilaç konsantrasyonunun düşürülmesine neden olarak kanama riskini azaltır. Tamponlanmış aspirin ürünleri aspirinin asitliğini nötralize eden bazik (alkalin) kimyasallar içerir. Tamponlama, midenin tahriş olmasını azaltır ama tamamen yok etmez.
     Aspirinin sentezlenmesindeki anahtar bileşik salisilik asittir. Salisilik asit Kolbe-Schmitt reaksiyonu kullanılarak fenolden hazırlanır. Bu yöntemde sodyum fenoksit, basınç uygulanarak karbondioksit ile ısıtılır ve reaksiyon karışımı asitlendirilerek salisilik asit elde edilir

Kimyasallar ve Ekipmanlar
Methanol, 1% FeCl3, buzlu asetik asit, salisilik asit, asetik anhidrit, %85 fosforik asit, beher,
charcoal, saat camı, ısıtıcı.


Aspirin Hazırlama
Prosedür

1. 1 g salisilik asit 100 mL behere alınır.
2. 2 mL asetik anhidrit ve üç damla %85 fosforik asit ilave edilir ve karıştırılır.
3. Beher, ısıtıcının sıcaklığı 75oC’yi geçmeyecek şekilde ve ağzı saat camı ile kapatılarak 10 dk. ısıtılır.

Dikkat: Çözelti, fazla olan asetik anhidritin bozunma ısısıyla kaynayabilir. Beheri dikkatlice tutunuz.

4. Bozunma tamamlandıktan sonra, 20 mL saf su eklenir ve kristaller oluşmaya başlayana kadar karıştırılır. Karışım kristallenme olana kadar buz banyosunda soğutulur. Su trompuyla vakum uygulanarak ürün filtre kağıdından süzülür, iki ya da üç kez 2 mL soğuk suyla yıkanır ve kurutulur. Ürün kristallendirme metodu ile
saflaşrıtırılır. Kristallendirme metodu şu şekilde uygulanır: Ürün az miktarda sıcak suda (takriben 10-15 mL) çözülür, filtre kağıdıyla süzülür ve elde edilen çözelti buz banyosunda soğutularak kristaller elde edilir. Oluşan kristaller filtre kağıdında toplanır ve kurutulur.

- Eğer ürün renkli olursa sıcak suda çözündükten sonra aktif karbon ilave edilir ve bir süre ısıtmaya devam edilir. Renk tamamen gittikten sonra filtre edilerek soğumaya bırakılır.

Not: Su 75oC’nin üzerinde ısıtılmamalı. Su kaynarsa aspirin kısmen salisilik asite ve asetik asite hidroliz olur

       ASPIRININ DİĞER KULLANIM ALANLARI

Aspirinin Faydaları 
Dünyaca ünlü sağlık dergisi Men’s Health’in, uzman görüşlerine başvurarak yaptığı bir derlemede faydaları saymakla bitirilemeyen Aspirini’nin iyileştirici etki yaptığı belirlenen 12 yeni hastalık daha masaya yatırıldı. Amerikan Kalp Vakfı’nın sözcüsü olan ve Mayo Clinic’te ilaç uzmanı olarak görev yapan Dr.Gerald Fletcher, “Bu kadar farklı amaçlarla kullanılabilecek başka bir ilaç yok. Hala Aspirin’in yeni faydalarini bulmaya devam ediyoruz” diyor.
İşte mucize ilacın 12 yeni marifeti.
1)Kaşıntıyı kesiyor 
Birkaç tablet Aspirin’i ezip toz haline getirin. Elde ettiğiniz tozu bir miktar nemlendiriciyle karıştırıp kaşınan bölgeye sürün. Bu losyon Aspirin’in cilde nüfuz etmesini sağlayacak ve kaşıntıyı durduracaktır.
2)Tansiyonu düşürüyor 
İspanyol bilimadamlarının yaptığı bir araştırma, Aspirin’in yüksek tansiyona iyi geldiğini ortaya koydu. Her gün alınan 100 miligram aspirin büyük ve küçük tansiyonu belirgin oranda düşürüyor.
Ancak uzmanlar uyarıyor: Aspirini sabah değil, geceleri içmelisiniz.
3)Güneş yanığına karşı 
Yazın bir anda korunmasız olarak güneşin altında kalmaktan kaynaklanan yanıklar bir hayli can yakıcıdır ve ardından cildin kabarcıklar şeklinde su toplamasına neden olur. Ancak çok fazla güneş altında kaldıktan en az bir-iki saat sonra alınacak iki adet Aspirin hem yanmayı hem de cildin su toplanmasını azaltır.
4)Kalp dostu 
Günde en az 75 miligram Aspirin almak kanı inceltip damar iltihaplanmasını önleyerek kalp hastalıkları riskini yüzde 30 oranında düşürebiliyor. Göğüs ağrısı hissedildiğinde bir Aspirin çignemek, olası kalp krizini bastan önlemeye yardımcı oluyor ve kriz geçirilmişse bile bunun yarattığı tahribatı azaltıyor.
5)Nasıra iyi geliyor 
5-6 adet Aspirin i toz haline getirip yarımşar çay kaşığı su ve limon suyuyla karıştırın. Nasırlı bölgeye bu karışımı sürdükten sonra üzerini sıcak ve nemli bir bezle 10 dakika örtün. Aspirin’in içindeki asit nasırı yumusatacak ve süngertasıyla biraz ovduktan sonra nasırınız düzelecektir.
6)Prostatı önlüyor 
Ünlü sağlık merkezi Mayo Clinic’in uzmanları tarafından 1400 erkek üzerinde 5.5 yıl boyunca yapılan bir araştırma, prostat riskinin her gün Aspirin içen erkeklerde iki kat azaldığını gösterdi.
Kolon kanserini önlüyor:
Aile bireylerinizden biri kolon kanseriyse her gün Aspirin içmenizde büyük fayda var. Zira araştırmalara göre günde 81 miligram Aspirin alan erkeklerde kolon kanseri riski, almayanlara göre yüzde 50 oranında düşebiliyor.
Uçukları geçiriyor:
Macar uzmanlar tarafından yapılan bir araştırmaya göre, her gün alınacak 125 miligram Aspirin uçukların cilt üzerindeki ömrünü ortalama 8 günden 5 güne düşürerek, neredeyse yarı yarıya azaltabiliyor. Aspirin, uçuğa neden olan iltihabı da azaltarak, etkilenmiş bölgenin daha çabuk iyileşmesini sağlıyor.
7)Alzheimer'dan koruyor 
Hollanda’daki Erasmus Tıp Merkezi’nde görevli bilim adamları tarafından yapılan bir araştırmaya göre birkaç yıl boyunca düzenli Aspirin kullananlarda Alzheimer hastalığına yakalanma riski, bu ilacı düzensiz kullananlara göre yaklaşık yüzde 80 oranında daha az ortaya çıkıyor.
8)Kısırlığa iyi geliyor 
Arjantinli uzmanlar, çocuk sahibi olamayan bir grup kadın üzerinde testler yaptı. Kadınlardan bir bölümüne sadece kısırlık ilacı, diğer gruba ise kısırlık ilacıyla birlikte 100 miligram Aspirin verildi.
Aspirin, yumurtalıkta kan dolaşımını artırdığı için, ilacı Aspirinle alanların hamile kalma şansı yüzde 40 arttı. Sadece kısırlık ilacı alanlarda ise yüzde 20 artış görüldü.
9)Siğilleri söküp atıyor 
Bir parça bant alın, ortasına yuvarlak bir delik açın ve bu delik tam siğilin üzerine gelecek şekilde bantı cildinize yapıştırın. Uçu banttan dışarı çıkan siğilin üzerine, daha önce toz haline getirdiğiniz Aspirin’i sürün ancak cildinizin diğer taraflarına bulaştırmayın. Sonra bunun üzerini başka bir bantla kapatıp aynı işlemi üç gece üst üste uygulayın. Siğiliniz iyilesecektir.
10)Felçten koruyor 
Felcin nedeni kan pıhtılaşması. Aspirin’in en önemli özelliği de pıhtılaşmayı önlemesi. Her gün alınacak bir Aspirin’in, felç geçirmiş erkeklerde yeni bir felç riskini yüzde 25 oranında önlediği biliniyordu. Bundan yola çıkan uzmanlar, genel olarak felç riski taşıyanlarda da aynı oranda etkili olacağını düşünüyor. Hatta bazı araştırmalar bu oranın daha da yüksek olabileceğini gösteriyor.
Bu yeni faydalarıyla Aspirin’in gerçekten mucize ilaç olduğu bir kez daha kanıtlandı. Ancak her ilaç gibi Aspirin’in de zararli etkileri olabiliyor. Uzmanlar özellikle mide hastalarını uyarıyor: Dikkat, Aspirin mideyi delebilir. Çünkü mide asit salgılayan bir organ. Aspirin veya romatizma ilaçlari* midenin koruyucu örtüsünü ortadan kaldırıyor. Böylece iç örtü asitle doğrudan temasa geçiyor
11)Aspirin ve Kalp Krizi 
Kalp krizi, bir koroner atardamarın bir kan pıhtısıyla tıkanmasının sonucu olduğu için, aspirinin pıhtılaşma üzerindeki etkisi bir kalp krizinin ilk saatlerinde yararlıdır. Her gün aspirin almak, by pass ameliyatı geçirenler de dahil olmak üzere, koroner atardamar hastalığı olan insanların çoğunda yararlıdır.
12)Aspirinin Zararları 
Koroner atardamar hastalığınız varsa ya da koroner atardamar bypass ameliyatı geçirdiyseniz, aspirin daha sonraki bir kalp krizi riskinin azaltılmasına yardımcı olabilir Ama kan basıncınız yüksekse, ailenizde felç olayları, kanama bozukluğu, ülser ya da karaciğer ya da böbrek fonksiyonu yetmezliği varsa veya varfarin (Coumadin) alıyorsanız, aspirinden kaçının. Her durumda, aspirini düzenli olarak almaya başlamadan önce doktorunuzla görüşün. (Aspirinin kimyasal adı asetilsalisilik asittir; asetaminofen gibi aspirin yerine kullanılabilen ilaçlardan farklı olduğunu unutmayın. Aspirinin pıhtılaşma üzerinde bir etkisi vardır; asetaminofenin ise yoktur.). Pıhtılaşma problemi olan hastaların alması da sakıncalıdır. Bunları bilmeden hergün aldığınızda ortaya sakıncalı durumlar çıkabilir.


 BAYER TARAFINDAN VERİLEN ASPIRIN ÖDÜLLERİ



  • 1995: Dr. Patricia Torres Bozza, beyaz kan hücrelerine yaptığı etkiyi ortaya koydu.
  • 1996: Dr. Joan Claria Enrich, yararlı etkileriyle bağlantılı bio-aktif maddeleri araştırdı.
  • 1997: Dr. Zheng-Ming Chen, ani felç üzerindeki etkinliğini 21 bin hasta ile klinik olarak kanıtladı. Dr. Partick J. Loll: Moleküler seviyedeki etki mekanizmasını gösterdi.
  • 1998: Dr. Paul Schwenger, tümör gelişimini durdurma mekanizmasını araştırdı.
  • 1999: Dr. Min-Jean Yin, daha önce keşfedilmemiş yeni bir iltihap giderici etkisini araştırdı. Dr. Stefanie Oberle, damar koruyucu etkisine yol açan antioksidan özelliklerini inceledi.
  • 2000: Dr. Marcela de Freitas Lopes, bir parazitin yol açtığı kalp hastalığına (Ghagas) etkisini araştırdı. Dr. Anthony Rodgers, damar tıkanıklığını önlemedeki etkisi üzerine kapsamlı bir klinik araştırma yaptı.
  • 2001: Dr. Michael Saunders, iltihap giderici etkisi üzerine incelemelerde bulundu.
  • 2002: Dr. James Hennan, kalp-damar hastalıklarını önleyici etkilerini belirledi.
  • 2003: Dr. Minsheng Yuan, diyabet tedavisinde kullanımını araştırdı.
  • 2004: Dr. Leon İri Kupferwasser, ‘Staphylococcus aureus’ bakterisinin yol açtığı hastane enfeksiyonlarını zayıflattığını belirledi. Maddenin hastanelerde karşılaşılan en yaygın mikroplardan biri olan ve uzun süredir de antibiyotiğe direnç gösterdiği bilinen Staphylococcus aureus bakterisinin yol açtığı enfeksiyonları zayıflatabileceğini belirledi. Bakteri; yeni doğan bebekler, yaşlılar ve ameliyat geçiren hastalarda ölüme kadar giden son derece tehlikeli sonuçlar doğuran rahatsızlıklara sebep oluyor...



ASPIRIN HAKKINDA SORU VE CEVAPLAR 

SORU:Kardiyovasküler hastalıklar için risk faktörleri nelerdir?
CEVAP: Hipertansiyon, Diabetes Mellitüs (şeker hastalığı), Hiperlipidemiler (kolesterol yükseklikleri), Sigara, Obezite,Ailede kalp-damar tıkanıklığının varlığı

 
SORU:Birincil korunma ne demektir?
CEVAP: Kalp hastalığı olmayan hastaların kalp hastalığından korunması birincil korumadır.

 
SORU:İkincil korunma ne demektir?
CEVAP: Kalp hastalığı olanların ise kalp damar olaylarından korunması ikincil korunma olarak tanımlanır.


SORU:Aspirin nedir?
CEVAP:Bütün ilaçlar arasında, aspirin hiç tartışmasız en yaygın olanıdır. Ağrı kesici, ateş düşürücü ve kan sulandırıcı olarak kullanılmaktadır.

SORU:Aspirinin doğada hammaddesi nedir?
CEVAP:Aspirinin ham-maddesinin en zengin kaynağı, söğüt ağacı kabuklarıdır. Bu ağacın kabuklarında bulunan salisin maddesi, vücuda girdiğinde salisilik aside dönüşüyor.

SORU: Aspirin ilk ne zaman bulundu? Tüm dünyadaki yaygın adı nedir? 
CEVAP:Asetilsalisilik asit herkesçe bilinen yaygın adıdır, bu asit ilk olarak 1853'te keşfedilmiştir. Söğüt ten elde edilmiştir. 1895'te Alman araştırmacılar, bugünkü aspirin yapımının esası olan kimyasal sentezi başardılar.


SORU: Aspirinin özellikleri nelerdir?
CEVAP:Aspirin beyaz, kokusuz, hafif ekşi, acı bir tozdur. Sodyum karbonat içinde erir. Suda kolay erimez. Bağırsaklarda ya da alkali bir ortamda parçalanırsa salisilik ve asetik asitlere ayrışır. 135 derecede erir, tortu bırakmadan yanar. İnce iğnecikler halinde billurlaşır.


SORU: Aspirinin Etki Mekanizması açıklarmısınız?
CEVAP:Aspirinin etki mekanizması bilinmeden yaklaşık elli yıl boyunca kullanıldıktan sonra 1971'de John R. Vane tarafından keşfedilmiştir. Etkileri siklo-oksijenaz (COX) enzimini inhibe ederek (durdurarak) gösterir. Bu buluş ile  Vane 1982 de Nobel Tıp Ödülünü kazanmıştır. Aspirine benzer özellikler taşıyan başka ilaçlar geliştirilmiştir. Bunlar, nonsteroidal anti-inflamatuar ilaçlar (NSAİİ'ler) yâni, steroid olmayan iltihap önleyici ilaçlar olarak anılıyor. Bu ilaçların COX sınıfı enzimleri baskılayarak çalışıyorlar. COX enziminin, COX-1 ve COX-2 olmak üzere iki türü vardır.
Aspirinin hem COX1 hemde COX2 yi inhibe eder. İltihap giderici, ateş düşürücü ve ağrı kesici etkileri, COX-2 enziminin baskılanması sonucu oluşuyor. COX-2 enzimleri hücrelerdeki serbest radikalleri, önemli sinyal molekülleri olan prostaglandinlere çeviriyor ve böylece ağrı meydana geliyor. COX-2 baskılanınca prostaglandin üretilemediğinden, ağrının nedeni ortadan kalkmamış olsa da, ağrıyı hissedilmiyor. COX1 enzimi baskılandığında ise tromboksan-A2 adı verilen bir maddenin sentezi de engelleniyor. Bu da aspirine pıhtı oluşumunu engelleme özelliğini kazandırıyor. Mide kanamasına kadar gidebilen yan etkiler yine COX-1 enziminin baskılanmasının sonucudur. Çünkü bu enzim, mide duvarının mide asidinden korunabilmesi için gereken düzgün yapıyı korumaktan sorumlu. Dolayısıyla sürekli alınan aspirin, midenin düzgün yapısını da bozabileceğinden midede yanma şikayetinden kanamaya kadar uzanan hastalıklara neden oluyor.


SORU: Aspirinin başka formları da varmıdır?
CEVAP:Farmakolojide aspirinin çeşitli biçimleri bulunur. İlacın soğurulmasını kolaylaştırmak için köpüren haplar, sindirimini kolaylaştırmak için üstü başka bir madde ile kaplanmış haplar bulunduğu gibi hafif uyku verici etkisini gidermek için içine sinirleri kuvvetlendirici maddeler (C vitamini, kafein) karıştırılmış aspirin hapları da vardır.
 
SORU: Dünyada en çok kullanılan ilaç hangisidir?
CEVAP:Aspirindir.
 
SORU:Aspirin ülkemizde ve dünyada yeterince kullanılıyor mu?
CEVAP:Aspirinin kalp-damar hastalıklarında önemli rolü çok iyi bilinmesine rağmen koruyucu amaçla kullanımı  halen yeterince olmamaktadır. The American Heart Association (AHA), 40 yaşın üstünde olup kalp damar hastalığı yönünden yüksek riskli olan kişilere koruyucu amaçla aspirin verilmesini tavsiye ediyor. American College of Preventive Medicine (ACPM) nin yaptığı bir çalışmada, Amerikada bile kalp damar hastalığı yönünden yüksek riskli 40 yaş üstü hastaların sadece %40'ının aspirin kullandığını göstermiştir.
 
SORU:Aspirini kimler ve hangi dozda kullanmalı? 
CEVAP:Yapılan çalışmalarda yüksek riskli hastalarda her gün alınan düşük doz (100 mg) aspirinin kalp krizinde koruyucu etkisi kanıtlanmış durumdadır.Japonyada yapılan bir araştırmada şeker hastası olupta kalp hastalığı olmayan hastalara düşük doz aspirin verildi. Düşük risk faktörüne sahip olanlarda, düşük doz aspirinin birincil korunmada (kalp hastalığından koruyucu olmadığı) koruyucu olmadığı bulundu. Oysa aspirinin ikincil korumadaki yararlı etkisi çok yüksektir. Yani bütün kalp hastalarının eğer almalarına bir engelleri yoksa, aspirin almaları önerilir.
 
SORU: Kalp hastalığı olmayan şeker hastalarında kalbi koruyucu olarak düşük doz aspirinin koruyucu olmadığını belirttiniz. Bu amaçla E ve C vitamininin dışarıdan ek olarak tablet şeklinde alınmasını önerirmisiniz?
CEVAP: Hayır. Kalp hastalığı olmayan şeker hastalarında kalbi koruyucu olarak E ve C vitaminin kanıtlanmış yararlı etkisi yok. The American Heart Association's (AHA) Annual Scientific Sessions in New Orleans, Kasım 2008.
 
SORU:Aspirinin vücuttaki bütün kalp-damar tıkanmalarına karşı faydalı olduğu bilinmektedir. Bunun dışında aspirinin kullanım yerleri ve faydaları hakkında bilgi verirmisiniz?

CEVAP: Ritm bozukluklarında, kalp yetmezliğinde, beyin damar tıkanıklıkları ve buna bağlı felçliklerde, romatizmal hastalıklarda kullanılmaktadır. Ayrıca, kanın pıhtılaşmasını önlüyor,  serbest radikallerin hücre zarındaki yağı oksitlenmesine ve böylece kanser oluşumuna engel olur.
Kötü huylu (LDL) kolesterolün serbest radikaller vasıtasıyla oksitlenip damar çeperine çökerek sertliği (ateroskleroz) yapmasını engeller. Böylece yüksek tansiyon, kalp krizi, felç gibi hastalıklar önlenmiş olur. Bağışıklık ve savunma sistemini güçlendirir.

Ayrıca son zamanlarda aspirinin daha farklı hastalıklar ve rahatsızlıklarda faydalı olduğu gösterilmiştir. Dünyaca ünlü sağlık dergisi Men’s Health’in, uzman görüşlerine başvurarak yaptığı bir derlemede faydaları saymakla bitirilemeyen Aspirini’nin iyileştirici etki yaptığı belirlenen 12 yeni hastalık daha gösterilmiştir. Amerikan Kalp Vakfı’nın sözcüsü olan ve Mayo Clinic’te ilaç uzmanı olarak görev yapan Dr.Gerald Fletcher, “Bu kadar farklı amaçlarla kullanılabilecek başka bir ilaç yok. Hala Aspirin’in yeni faydalarini bulmaya devam ediyoruz” diyor.
Bunun Dışında

Kaşıntıda
3-4 tablet Aspirin’i ezip toz haline getirin. Elde ettiğiniz tozu bir miktar nemlendiriciyle karıştırıp kaşınan bölgeye sürün. Bu losyon Aspirin’in cilde nüfuz etmesini sağlayacak ve kaşıntıyı durduracaktır.
Hipertansiyonda
İspanyol bilimadamlarının yaptığı bir araştırma, Aspirin’in yüksek tansiyona iyi geldiğini ortaya koydu. Her gün alınan 100 miligram aspirin büyük ve küçük tansiyonu belirgin oranda düşürüyor.

Güneş yanığına karşı
Korunmasız olarak güneşin altında kalmaktan kaynaklanan yanıklar bir hayli can yakıcıdır ve ardından cildin kabarcıklar şeklinde su toplamasına neden olabilir. Ancak çok fazla güneş altında kaldıktan en az bir-iki saat sonra alınacak aspirin hem yanmayı hem de cildin su toplanmasını azaltır.
Kalp
Günde en az 75 miligram Aspirin almak kanı inceltip damar iltihaplanmasını önleyerek kalp hastalıkları riskini yüzde 30 oranında düşürebiliyor. Göğüs ağrısı hissedildiğinde bir Aspirin çignemek, olası kalp krizini bastan önlemeye yardımcı oluyor ve kriz geçirilmişse bile bunun yarattığı tahribatı azaltıyor.
Nasıra iyi geliyor
5-6 adet Aspirin i toz haline getirip yarımşar çay kaşığı su ve limon suyuyla karıştırın. Nasırlı bölgeye bu karışımı sürdükten sonra üzerini sıcak ve nemli bir bezle 10 dakika örtün. Aspirin’in içindeki asit nasırı yumusatacak ve ovduktan sonra nasırınız düzelecektir.
Prostat
Ünlü sağlık merkezi Mayo Clinic’in uzmanları tarafından 1400 erkek üzerinde 5.5 yıl boyunca yapılan bir araştırma, prostat riskinin her gün Aspirin içen erkeklerde iki kat azaldığını gösterdi.

Kolon kanseri

Aile bireylerinizden biri kolon kanseriyse her gün Aspirin içmenizde büyük fayda var. çünkü araştırmalara göre günde düşük doz aspirin alan erkeklerde kolon kanseri riski, almayanlara göre yüzde 50 oranında düşebiliyor.

Uçukları geçiriyor
Macar uzmanlar tarafından yapılan bir araştırmaya göre, her gün alınacak 125 miligram Aspirin uçukların cilt üzerindeki ömrünü ortalama 8 günden 5 güne düşürerek, neredeyse yarı yarıya azaltabiliyor. Aspirin, uçuğa neden olan iltihabı da azaltarak, etkilenmiş bölgenin daha çabuk iyileşmesini sağlıyor.
Alzheimer
Hollanda’daki Erasmus Tıp Merkezi’nde görevli bilim adamları tarafından yapılan bir araştırmaya göre birkaç yıl boyunca düzenli Aspirin kullananlarda Alzheimer hastalığına yakalanma riski, bu ilacı düzensiz kullananlara göre yaklaşık yüzde 80 oranında daha az ortaya çıkıyor.
Kadında kısırlığa iyi geliyor
Arjantinli uzmanlar, çocuk sahibi olamayan bir grup kadın üzerinde testler yaptı. Kadınlardan bir bölümüne sadece kısırlık ilacı, diğer gruba ise kısırlık ilacıyla birlikte 100 miligram Aspirin verildi.
Aspirin, yumurtalıkta kan dolaşımını artırdığı için, ilacı Aspirinle alanların hamile kalma şansı yüzde 40 arttı. Sadece kısırlık ilacı alanlarda ise yüzde 20 artış görüldü.
Siğiller
Bir parça bant alın, ortasına yuvarlak bir delik açın ve bu delik tam siğilin üzerine gelecek şekilde bantı cildinize yapıştırın. Uçu banttan dışarı çıkan siğilin üzerine, daha önce toz haline getirdiğiniz Aspirin’i sürün ancak cildinizin diğer taraflarına bulaştırmayın. Sonra bunun üzerini başka bir bantla kapatıp aynı işlemi üç gece üst üste uygulayın. Siğiliniz iyilesecektir.
Felç
Felçlerin nedeni genelde kan pıhtılaşmasıdır. Aspirin’in en önemli özelliği de pıhtılaşmayı önlemesidir. Her gün alınacak bir Aspirin’in, felç geçirmiş erkeklerde yeni bir felç riskini yüzde 25 oranında önlediği biliniyordu. Bundan yola çıkan uzmanlar, genel olarak felç riski taşıyanlarda da aynı oranda etkili olacağını düşünüyor. Hatta bazı araştırmalar bu oranın daha da yüksek olabileceğini gösteriyor.
 
SORU: Aspirin’in de zararli etkileri varmı?
CEVAP: Aspirin evrensel bir ilaç olmakla birlikte bazı yan etkileride vardır: Sindirimi güçtür (mide yanmaları), ve mideyi delebilir. Çünkü mide asit salgılayan bir organdır. Kanama yapabilir. Bunun için aspirini her fırsatta ve aşırı kullanmamalıdır. Aspirin veya romatizmada kullanılan ağrı kesiciler midenin koruyucu örtüsünü ortadan kaldırabiliyor. Böylece iç örtü asitle doğrudan temasa geçiyor. İlacı yemek sırasında almak veya sindirim yolunda erimesini kolaylaştıracak bir içecekle yutmak en iyisidir..
Koroner atardamar hastalığınız varsa ya da koroner atardamar bypass ameliyatı geçirdiyseniz, aspirin daha sonraki bir kalp krizi riskinin azaltılmasına yardımcı olabilir. Ama kan basıncınız yüksekse, ailenizde felç olayları, kanama bozukluğu, ülser ya da karaciğer ya da böbrek fonksiyonu yetmezliği varsa veya Coumadin (warfarin) alıyorsanız, aspirin almadan önce doktorunuzla görüşün. Çünkü bu durumlarda alacağınız aspirinin kendisi kanamaya neden olabilir.
 
SORU:Aspirin ve Kalp Krizi ilişkisi nasıldır?
CEVAP:Kalp krizi, bir koroner atardamarın bir kan pıhtısıyla tıkanmasının sonucu olduğu için, aspirinin pıhtılaşma üzerindeki etkisi bir kalp krizinin ilk saatlerinde yararlıdır. Her gün aspirin almak, by pass ameliyatı geçirenler de dahil olmak üzere, koroner atardamar hastalığı olan insanların çoğunda yararlıdır.
 
SORU:Aspirin damar tıkanıklığı ve buna bağlı kalp krizini nasıl önleyebilir? 
CEVAP:Aspirinin kalp-damar hastalıklarını engelleyebilir. Bu etkisi kan pıhtılarının oluşumunu durdurma potansiyeli ile olur. Kanda bulunan ve pıhtılaşma ile yara tamirini sağlayan elemanlar trombositlerdir.  1960'ların sonlarına doğru, aspirinin trombosit yapışkanlığında belirgin ve uzun süreli bir azalma yarattığı keşfedildi. Trombositler, COX-1 enzimlerince üretilen tromboksanın etkinliğinden dolayı bir araya toplanıp kümeler oluşturur. Aspirin COX-l'i de baskıladığından trombositlerin pıhtı oluşturma olasılıkları azalır.
Yakın zamanda kalp krizi geçirmiş 1000'in üzerinde hastanın kontrol edildiği bir çalışma, 300 miligram civarındaki düşük doz aspirinin iki yıl boyunca ölümleri % 25 oranında azalttığını gösterdi. Daha sonra yapılan, binlerce hastanın dahil edildiği çalışmalarda hergün alınan düşük doz aspirinin kalp krizi ve felç risklerini azalttığını kanıtladı.
 
SORU:Uzun süreli aspirin kullanımında mide sorunları olma ihtimali ne kadar yüksektir?
CEVAP:COX-1 baskılanması, aspirinin istenmeyen etkilerini de ortaya çıkartabiliyor.  Bunların en belirgini midenin tahriş olması ve kanaması. Ciddi kanama ve ölümler oldukça az; ancak, ülser gibi mide sorunu olan hastaların, aspirin kullanmadan önce kesinlikle bir doktora danışmaları gerekiyor. Bunun dışında, düşük doz aspirin kullanımı genelde oldukça güvenli ve hastaların % 90’ından fazlası herhangi bir sorun yaşamadan kullanabiliyor. Yine de, her gün bir aspirin almaya başlama kararı, her zaman doktor kontrolünde alınmalıdır.
 
SORU:Alzheimer da aspirinin yararlı etkileri varmıdır?
CEVAP: Alzheimer hastalığı riskini % 10 dolaylarında azaltabilme özelliği artık kabul ediliyor.
Kesin tedavisi olmayan bir hastalık için % 10 çok iyi bir orandır Alzheimer hastalığının gelişimiyle ilgili olarak, beyindeki iltihaplanmanın sorumlu olduğu yönünde fikir birliği vardır. Aspirinin Alzheimer deki yararlı etkisi iltihap giderici etkisinden kaynaklanıyor olabilir. Uzun süreli düşük doz aspirin kullanımında  C-reaktif protein düzeyini azaltması da bu iddiayı destekler. (C-reaktif protein iltihabın bir işaretidir)


SORU: Besinlerdeki doğal salisilatlar kalp krizi ve kanseri önleyici etkileri varmıdır?
CEVAP:Pek çok bitki türü bir savunma mekanizması olarak salisilat (aspirin hammaddesi) üretir. Üretilen salisilat hasarlı ya da hastalıklı hücreleri temizler. Bu yüzden yüksek seviyelerde salisilat içeren meyve ve sebzeler hasarlara ve hastalıklara daha dayanıklı olur.
Şimdiye kadar yapılan çok sayıda çalışmada, düzenli bir şekilde hergün bol miktarda sebze ve meyve tüketen insanların daha az kalp krizi geçirme ve kansere yakalanma riski taşıdığını gösteriyor. Salisilat bu duruma açıklık getiren bir etken olabilir. Yakın zamanda yapılan bir araştırmada vejeteryen Uzakdoğulu insan guruplarının kanında vejeteryen olmayan kontrol grubundaki insanlara göre yüksek seviyelerde salisilat bulunduğu gösterilmiştir. Ayrıca, vejeteryenlerdeki salisilat seviyesi, üçüncü bir grup olan günlük düşük doz aspirin alan insanlarınkine eşit olduğu gösterilmiştir.


SORU: Organik sebze meyvelerin koruyuculuk etkileri daha mı fazladır?
CEVAP:Organik olmayan meyve ve sebzelerdeki salisilat daha azdır. Normalde bitkiler kendilerini hastalıklardan, böceklerden ya da fiziksel zararlardan korumak için bol miktarda salisilat üretirler. Organik olmayan bitkilerin korunması görevini, dışardan verilen ilaçlarla sağlandığında bitkilerdeki savunma amaçlı salisilat üretiminin daha düşük olacaktır. Yapılan çalışmalarda, organik sebzelerin, organik olmayanlardan yedi kat daha fazla salisilat içerdiği gösterilmiştir. Sonuçta, gıda üretimindeki değişiklikler sonucunda ve yiyecek alışkanlıklarımızdaki değişikliklerin bir sonucu olarak daha az meyve sebze tüketilmesi sonucunda salisilat eksikliği oluşmuş olabilir.

SORU: Aspirin içeren ilaçlar hangileridir?
CEVAP:
• Algo tablet
• Algo-Bebe tablet
• Alka-Seltzer efervesan tablet -kombine
• Anacin tablet - kombine
• Asabrin enterik tablet
• Asinpirine tablet
• Aspinal tablet
• Aspirin forte tablet -kombine
• Aspirin pluc-C efervesan tablet -kombine
• Aspirin tablet
• Ataspin tablet
• Babyprin tablet
• Coraspin enterik tablet
• Dispiril efervesan tablet
• Dolviran tablet -kombine
• Ecopirin tablet
• Nötras tablet
• Opon tablet
• Sedergine Vit-C UPSA efervesan tablet-kombine
• Enter-Sal enterik kaplı draje – sodyum salisilat preparatı


SORU:Hamilelikte aspirinin faydası varmıdır? Bu konuyla ilgili bir araştırma varmıdır?
CEVAP: Sidney Üniversitesi’ndeki yapılan bir araştırmada 32 bin hamile kadın her gün 1 tablet aspirin aldığında, hamilelikte yüksek tansiyon olarak bilinen “Preeklemsia” hastalığına iyi geldiği görüldü.. Aspirinin anne karnında kan pıhtılaşmasını önlemektedir. Bu sayede bebeğin yaşam destek sistemine giden kan akışı rahatlamaktadır. Araştırma sonucunda, aspirinin prematüre bebek doğumu ve hamilelik komplikasyon riskini de yüzde 10 civarında azalttığı görülmüş.
 
SORU: Aspirinin karaciğeri koruyucu etkisi varmıdır? Alkol alımıyla birlikte aspirin kullanımı zararlımıdır?
CEVAP: Aspirinin, karaciğeri alkolün ve ilaçların zararlı etkilerinden koruduğu gösterilmiştir.
ABD'de yapılan bir araştırmada (Yale üniversitesinde yapılmış)  düzenli şekilde kullanılan aspirinin, alkol ve bazı ilaçların karaciğere ciddi zarar vermesini önlediği görülmüştür. Araştırmaya göre, karaciğerde tahribata yol açabilen mekanizma, aspirin tarafından engelleniyor. Karaciğeri korumak için günlük doz gerektiği belirtilmiştir.



KAYNAKÇA


  • tr.wikipedia.org/wiki/Aspirin
  • http://tr.wikipedia.org/wiki/Eroin
  • http://www.ahmetalpman.com/defilacoku.asp?id=216
  • http://www.turkcebilgi.com/ansiklopedi/aspirin
  • http://www.sahajayogaportal.org/doktorun-tavsiyeleri/aspirin.html


1 yorum:

  1. aspirinin faydalı olduğunu düşünüyorum birçok araştırmalarda faydaları yazıyor http://www.pratikbilgilerim.com/index.php/2016/12/01/aspirinin-faydalari/

    YanıtlaSil